Yarışma Konusu: “Bilgi, mutluluğa zarar verebilir mi?”
Ç A Ğ R I
İyi ifade edilmemiş bilgi, edinilmemiş bilgi demektir, bilgi, bilgi olmaktan çıkar akıl karıştıran sözcükler olur, yazılı olarak iyi ifade edilmemiş düşünce ise var olmayan düşüncedir. Bilgilerin, düşüncelerin, yazılı olarak, kendi mantığı içersinde tutarlı bir biçimde ifade edebilme sanatı,en azından alışkanlıkları, kazanılmadığı sürece öğrenim ve eğitimin yararı sınırlı kalır. Orta öğrenimi güçlü olmayan bir ülkenin aydını kültür oluşturamaz. Attilâ İlhan’nın sağlam kültür derinliğindeki liseyi görmezlikten gelemeyiz.
Test usulü sınav şüphesiz bilgi ve düşünme gücünü belirlemede etkili bir yoldur, öğrenci sayısındaki olağan üstü artışlar da bu yolu tercihi zorunlu kılmaktadır. Ama sonuç ; gençlerimizin yazılı ifade, anlatım gücü ortadadır. Artık, bir bilginin, bir fikrin yazılı olarak düzgün bir biçimde ifade edilmesi, aktarılmasının öğrenilmesi, böyle bir yeteneğin kazanılması gençlerimizin özel istek ve merakına kalmıştır.
Amacımız gençlerimizi buna özendirmek, bilgili olmanın yanında, bilgi ve düşüncelerin iyi bir şekilde ifade edilmesinin önemini vurgulamaktır. Bunun ayni zamanda gizli kalmış, özendirilmemiş yeteneklerinde fark edilmesine yol açacağı muhakkaktır. Attilâ İlhan yeteneklerinin ilk işaretini Karşıyaka Orta okulunda devlet eleme kompozisyon sınavında vermişti.
Lise son sınıfta ise, “…Cebbar oğlu Mehemmed / burcu burcu çam kokan bir yaz akşamı / omuz vermiş bir ağaç gövdesine / usul usul türkü söylüyor…” dizelerinin sahibi olan Attilâ İlhan, bu dizelerin yer aldığı “Cebbaroğlu Mehemmed” şiiri ile bir yarışmada ikinci olarak edebiyat dünyasında adını duyurmuştu. Kültür dünyamıza bu yarışma ile giren ve adını duyuran Attilâ İlhan’ı bugün hala okuyor, eserlerinden kimi zaman haz alıyor kimi zaman da yepyeni fikirler öğreniyoruz.
Eski çağlardan bugüne kadar “ölümsüzlük” fikri, insanlığın üzerinde çokça düşündüğü bir kavramdır. Bilimsel olarak, fiziki ölümsüzlük kavramından henüz çok uzaktayız ve belki de bu hiçbir zaman gerçek olmayacaktır. Ancak insanlığın bu konuda keşfettiği en etkili çözüm ‘yazmak’tır. Yazıyla ifade ederiz düne,bugüne ve yarına dair yok olmasını istemediğimiz düşüncelerimizi… Yazıyla ifade ederiz dilimize dökemediğimiz en derin duygularımızı… Yazmak, kendimizin o tarihteki fotoğrafını çekmek gibidir. Düşüncelerimizle, cümle kurma şeklimizle, dili kullanma becerimizle kendimizin o yaştaki durumunu yansıtırız. Ve yıllar sonra dönüp baktığımızda hoş bir tebessüm ile selam veririz geçmişteki kendimize.
İleride hepiniz farklı meslek gruplarında yer alacak, belki de yazar olacaksınız. Şurası hakikattir ki lise çağınızdaki düşüncelerinizi bu yarışmaya göndereceğiniz kompozisyon metninden okuyarak, şimdiki kendinize gelecekten hoş bir tebessümle selam vermek sizin için eşsiz bir deneyim olacaktır.
Ne dersiniz, tarihe kendinizden bir not düşmek güzel olmaz mı?