Attilâ İlhan - Bilim Sanat Kültür Vakfı

Ahmet Mümtaz İdil Yıl 1976… Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Rus Dili ve Edebiyatı bölümünü bitireli bir yıl olmuş… Üniversite Puanım yeterli olmadığı için, sırf askerliğimi yedek subay olarak yapmak pahasına Rus Dili bölümüne girmiştim. Ne Rus kültürü beni ilgilendiriyordu, ne Rus edebiyatı ne de Rus dili… Kötü ve başarısız…

Ali Kırca 1925’te Menemen’de doğdu.. Ülkenin batısında.. Bir cumhuriyet kaymakamının oğluydu.. 24 yaşında, siyasi polis tarafından gözaltına alınınca Paris’e gitti.. Gönüllü sürgünlük yıllarına.. Paris’ten ilk dönüşünden sonra, 1957’de Erzincan’da askerliğini yaptı.. Aynı yıl “o” Erzincan’da askerliğini yaparken; “öteki” yakınlardaki Malatya’da doğdu.. Ülkenin doğusunda.. Yoksul bir işçi ailesinin beş çocuğundan biriydi.…

Ardan Zentürk Canan, kütüphaneden çıkartmış, kitabı önüme koydu… Üçüncü sayfasının sol üst köşesine, el yazımla, 174’ncü sayfaya bak! diye yazmışım… Bir de tarih: 20 Şubat 1976… Attila İlhan’ın Duvar kitabının o yıllardaki yeniden basımı… Biliyorum… O kitabın ilk baskısı 1948 yılında gerçekleşmişti… Yani dünya, 2’nci Dünya Savaşı’ndan çıkalı iki yıl…

Buket Uzuner Attilâ İlhan’ın şehrin bir yanında bir kaşı havada, başında kasketi ve boynunda atkısıyla yaşamadığını düşünmek bile içimi ürpertiyor. Çünkü; yirmi yıl önce Attilâ İlhan’a kızarıp bozararak : ‘Siz benim biraz imkânsız sevgilim, biraz babam ve biraz da arkadaşımsınız’ dediğimde ciddiydim. Bu hep öyle oldu, ona kızdığım zamanlarda da…

Can Dündar Dilek aradı sabah, arabadaydım. Titrek sesinde “Nasıl olur” isyanıyla “Attilâ İlhan ölmüş” dedi. Onun has şairiydi. Tenhalaştıkça meydanlar, dostlar seyreldikçe, Bilgi’den eski kitapları çıkarır, vaktiyle “müjganla ağlaşılmış” sayfalardan sisli, duvarlı mısralar seçer, karanlığı dağıtırdı: “Biz yalnızlıktan doğduk o dağdağalı sudan/ Biz, yani erdoğan ayşenur ali ve ahmet/ Birkaç…

Deniz Banoğlu Hiçbir söz, hiçbir yazı, eylem kadar etkili değildir! Bir gün önce TÜYAP Kitap Fuarı’nda konuşmasını yapmış sonra kitaplarını imzalamıştı. Bir gün sonra hayata gözlerini yumdu, ölümünün ardından gazeteler, televizyonlar ona odaklandılar. Sayfalar dolu haberler yayınlandı, köşe yazıları onun anısıyla gözyaşı döktü. Televizyon kanallarında tanıyanları, dostları, sanatçılar, yazarlar, onu…

Doğan Hızlan TÜRK edebiyatının birçok türünde önemli yapıtlar vermiş biriydi Attilá İlhan. Şiirin kitlelere yayılmasını, popüler bir kimlik kazanmasını sağladı. Her kuşak onun aşk şiirlerini ezberledi. Popüler olmakla nitelikli olmak kavramlarını birleştirdi. Öyle dizeleri vardır ki, az şiir okuyanın bile belleğindedir. Şiirinde, geleneksel nazmımızın damıtılmış, özümsenmiş etkisini, yeniden şiirleştirilmesini onun…

Doğan Hızlan SANIRIM bugün ben ‘Uzun Yolların Haydutu’nu yazmayacaktım. Bu yazı cenazeden notlar değil. Az edebiyatçıya nasip olacak kalabalıktan da söz etmek istemiyorum. Bir ülkenin insanlarının edebiyatçısına sahip çıkmasını mutlaka yazmalıyım. Gazetelerdeki yazılar, televizyondaki konuşmalar, genellikle bir yazar çevresinin, bir edebiyatçı arkadaşları hakkındaki görüşleridir. Belki de edebiyatçıları da ikiye ayırmak…

Doğan Hızlan ATTİLÁ İLHAN’ın ölümü üzerine medyanın gösterdiği ilgi, yalnız onun adına değil edebiyata ve edebiyatçıya gösterilen sevgi ve saygıyı simgelediğinden üzüntü ile teselliyi bir arada yaşattı bana. Televizyonlar canlı yayın yaptı, ana haber bültenlerinde ilk haber oydu, konuşmalarından, şiirlerinden bölümleri kendi sesinden dinledik. Dün gazeteleri taradım, onun yer almadığı…

Doğu Perinçek Attila İlhan’ın son saptaması: ‘Bir millet uyanıyor.’ Hazırladığı diziye de bu adı vermişti. Milletler kendiliklerinden uyanmazlar. Milletleri uyandıranlar vardır. Attila İlhan, milletini uyandıran, ateşleyen sahici yazardır, ve hepimizi milleti uyandırmaya, ayağa kal-dırmaya yönlendiren büyük düşünür! Namık Kemal neslindendir. Söz, onlarda bir işaret fişeği gibidir. DİP DALGASININ KAŞİFİ VE…