Şakir Süter
Dün İstanbul’da çok özel bir cenaze töreni vardı.
Türkiye, çok özel, çok değerli bir insanını ebedi yolculuğunda uğurluyordu.
Atatürk Kültür Merkezi’nde hiç bu kadar büyük bir kalabalık görmemiştik.
Herkes oradaydı; yaşlısı, orta yaşlısı, delikanlısı, çocukları ve her sınıftan insanlarıyla…
Sahnede bir tabut; fonda kendi sesinden Attila İlhan’ın şiirleri.
İnsanlar, sessiz sedasız İlhan’la helalleşiyorlardı.
Toplumuna borçlu değil alacaklı gidiyordu O.
Her yaştan insan, bu değerli kaybın arkasından gözyaşı döküyordu.
Dedik ya; “çok özel bir cenaze töreni” idi bu.
……..
Öztürkçe konuşup yazmanın solcu olmaya yettiği günlerde Attila İlhan, solculuğundan şüpheye düşmediği için, Türkçe’yi fukaralaştıracak yollara sapmadı.
Ona “casus” diyen zavallılar da çıktı…
“Karşı devrimciliği” uygun bulanlar da…
Ama sadece ve sadece kendisi gibiydi ve bu nedenle birileri Attila İlhan’ı nereye koyacaklarını bilemiyor, saçmalıyor, çamur atıyorlardı.
Tek yönlü değil, çok yönlü ve hayat doluydu.
Kupkuru bir ciddiyetle sıkıcı değil, renkli, neş’eli ve espriliydi.
Demokrat İzmir Gazetesi’nde Genel Yayın Yönetmenliği yaptığı 12 Mart döneminde kendisini ziyarete gitmiştim.
Elimde önemli bir haber, çalıştığım eski Akşam’da yayınlatamamış, Cumhuriyet ve Yeni Ortam gazeteleri de yayınlamaya yanaşmayınca soluğu İzmir’de almıştım.
Odasına girip elimdeki haberi ve macerasını anlattım, güldü:
– İstanbul’daki puştlar korktu değil mi?
Ardından çok çarpıcı bir “İstanbul matbuatı” anlattı ki, sormayın!
Yıllar içinde Attila Ağabey’den dinlediklerimin her biri tek tek doğrulandı!
……..
Dün, İzmir’in duayen gazetecilerinden Özden Alpdağ’ı buldum Foça’daki evinden. Attila İlhan’ı konuştuk.
Özden Abi “12 Mart döneminde O, Demokrat İzmir’de çarpıcı yayın yapıyor, başyazılar yazıyordu. Kritik süreçte İzmir’de 100 kişi gözaltına alınmıştı” deyip ekledi:
– Karşıyaka’nın 8.45 vapurundayız, “yahu Özden canım sıkılıyor” dedi.
– Neden?
– Yahu bizi kimse ciddiye almıyor galiba; baksana gözaltına bile alınmadık!
– Ağzından yel alsın!
Sonra bastı kahkahayı.
(O günlerde İstanbul’da “sıkı solcu” sayılmak isteyen kimi figüranlar, tutuklanmak için kendilerini sıkıyönetime ihbar ediyorlardı da!)
Özden Abi “Attila İlhan çok değerli ve renkli bir insandı; Allah rahmet eylesin” diyerek nokta koydu.
……..
Türkçe’nin hakkını gerçekten çok iyi veren..
Yeri geldiğinde argoyu da kullanmaktan geri durmayan…
Sokaktaki insanlar arasında seçim yapmadan her birini önemseyip, romanına ve şiirine konu ederdi.
Alçakgönüllüydü ve tevazu gösterdikçe büyüyordu.
Özetle; Attila İlhan kendisi gibiydi..
Adam gibi adam tanımının ayağa düşmediği günlerde Attila İlhan, adam olmak isteyenler için ideal bir örnekti.
Kendisini çok arayacağız çok; tekrar başımız sağolsun.