Attilâ İlhan - Bilim Sanat Kültür Vakfı

“…Her ´Etkinin´, Bir ´Tepkisi´ Vardır!..”

‘… güler misin, ağlar mısın?’ İhtilâl İmalâtçıları ‘nın, eski Sovyet Cumhuriyetlerini, ‘armut piş ağzıma düş’ yöntemiyle, ‘Sistem’ den yana geçirmesi, yetmiyormuş gibi, yeni projeler, yeni kuruluşlar tasarlamışlar:

(Tesbit / 12 ”… gezginci ihtilâl tüccarları, bir memlekette ‘demokratik ihtilâli’ başarınca (yâni, işi bitirince) ne yapacaklar? Oturacaklar mı? Hayır, bu defa başka ‘hedeflere’ yönelecekler: nereye mi, orası belli, eski Sovyet İmparatorluğu toprakları üzerinde, yeni ‘darbeler’ hazırlanacak! İşi çabuklaştırmak amacıyla, Kiev’de, yeni bir ‘İthalat İhracat Merkezi’ kuruluyor, adı da ‘Uluslararası Demokrasi Enstitüsü!’. (bak, bak, bak!) İşin müteşebbisi, o muhteris Vladislav Kaskiv, geçen şubat ayında, tasarısını George Bush’un ta kendisine takdim etti. Bakın ne diyor:

”… ona dedim ki, Vaclav Havel, Lech Walesa, ya da Madeleine Albright gibi itibarlı şahıslar, bu enstitüye hem sahip çıksınlar; hem de yönlendirsinler!”

O da kimmiş demeyin, ‘Turuncu Devrim’in eski lideri olan zat ki, devrimin akabinde, ayağındaki blue-jean’i çıkararak, lâcivertleri çekmiş ve kravatı takmış; amacı, Beyaz Saray üzerinde olumlu etki bırakmak. Görünüşe bakılırsa, en azından bir yardım ümidi, bir finansman va’adi koparmış!..” (Le Nouvel Observateur, 1 Haziran 2005, s. 10)…”)

‘Küreselleşme’ değil, ‘küreselleştirme’!..

Gördüğünüz gibi, ‘oyun’ son derece açık oynanmaktadır. Bu da besbelli, Doğu ‘nun son ‘despotlarını’ sinirlendiriyor. Vincent Javert, iş buraya gelip dayanınca üslûbunu değiştirmiş; ona göre bu ‘despotların’ başında, kim var dersiniz?

(Tesbit / 13 ”… evet, Nazarbayef ‘in ta kendisi; önlem olarak, meğerse o, yöresel eylemcilerden bir kısmını tutuklamış, Vladislav Kaskiv ‘e de ‘ikâmet yasağı’ koymuş!

Öteki ‘despot’ ‘Beyaz Rusya’ nın korkunç beylerbeyi Lukaçenko oluyor; bilindiği üzere, 2001 ‘de ona karşı örgütlenen bir ‘Kadife Devrim’ başarısızlıkla sonuçlanmıştı; rejime muhalif olanlara eziyet çektiriyormuş. Ne pahasına olursa olsun, ‘ihtilâl imalâtçıları’ nı, sınırdan sızmayı denemekten, vazgeçirme kararındadır, önümüzdeki sene yapılacak seçimlere hazırlık olsun diye, Ukrayna ‘lı beş ‘imâlâtçı’ yı içeri atmış. Geçen yıl Slovak ve Sırp birkaç ‘devrimci’ yi bir güzel ıslatıp, sonra

sınır dışı etmişler, bu yüzden ‘devrim hazırlıkları’ başka ülkelerde yapılıyor: ABD Kongresi tarafından finanse edilen, ‘Uluslararası Cumhuriyetçiler Enstitüsü’, Beyaz Rus bazı militanları, ülkenin hemen yanı başındaki Litvanya’da yetiştiriyor…).

Mücadele, ‘despotlara karşı’, özgürlük mücadelesi midir; yoksa başını ABD ‘nin çektiği, ‘küreselleştirme’ nin -… evet, kürüselleşme değil ‘küreselleştirme’, yâni, yeryüzüne sahip çıkmanın- zarûretlerinden mi doğmaktadır; eğer böyleyse çeşitli ülkelerdeki başarısızlıkları neyle açıklamalı?

Yoksa ‘dip dalgası’ yla mı?..

Bu başkaldırı, başka ve büyük hareketlere gebe!

Tesbit / 14 ”… Fransızlar, 29 Mayıs Referandumunda yalnız AB Anayasa Projesini değil; onunla birlikte, Avrupa’yla özdeşleştirilen Neoliberalliği, büyük bir çoğunlukla reddettiler. Hollandalılar, sadece üç gün sonra onları izledi. Bu ‘Dip Dalgası’, yükselecek hiç kuşkusuz: zira, ‘hayır’ demek, aslında -orada veya burada-, en yasal istekleri bile, hor görenlere karşı bir tepki davranışıdır. Ne gibi mi? Mesela, Sosyal Yardımlar’dan yararlanan yurttaşların, ‘önerilen’ herhangi bir ‘küçük işi’ kabul mecburiyetine hayır! Emekliye ayrılma düzeninin de, ‘özelleştirilmesi’ne, hayır! Üretici emeğin, devlet eliyle, sağa sola dağıtılmasına, hayır! Cezaevlerindeki baskıya ve aşırı sömürüye, hayır! Afrikalı zencileri, kobay yerine kullanan ecza laboratuvarlarına, hayır..”

”.. bu başkaldırı, başka ve büyük, başka hareketlere gebe ki, bunların bazıları gerçekleşti bile: Lübnanlılar, Suriyelilerin çekilmesini, ‘sokakta’ sağladıktan sonra; confessionalizme’in eski ailesini de gönderdiler. Dahası var, Latin Amerika’nın bazı ülkelerinde olduğu gibi, ‘iktidarlar’ın fırıldaklarına, imkân vermediler. Aynen Tahiti’de bağımsızlık için savaşan yandaşların, Pasifik bölgesindeki durumun altını üstüne getirdikleri gibi! Aydınların bir kısmı, halkın bu umutlarına destek çıkıyorsa da, diğer bir kısmı, mücadele ediyor; bunlar, yâni karşı çıkanlar, daha çok, zaten ‘küreselleşmiş’ olanlar!..” (Le Monde Diplomatique, Haziran 2005, takdim yazısı, başlığı ‘Dip Dalgası’).

Köprülerin altından çok su aktı…

T üh, şu işe bakın, Rusya ‘nın ‘İhtiâl İmalatçıları’ na karşı takındığı tavrı, aldığı tedbirleri filân, konuşacaktık değil mi? Konuşuruz canım, acelesi ne? Yalnız bilesiniz ki, ülkeyi artık -Rusya ‘nın Özal ‘ı- Yeltsin yönetmediği gibi, orada da köprülerin altından çok su aktı.

Cumhuriyet, 13.07.2005