(Genç bir oğlan -kıvırcık saç, mavi göz- benim o şiirde adına rastlamış, damdan düşercesine sordu: ”-…Kim bu Nerimanof , hiç duymadım.” O dakika, bütün Avrasya Türklüğünden utandım: Üstelik solcuyum diyen Türk çocuğu, onun adını bile duymamıştı, hiç tanımıyordu!..)
‘Eşk olsun bele dostluğa ve gardaşlığa!..’
O mel’ûn 1337 (1921) kışı; Anadolu def gibi gerilmiş! Kütahya/Eskişehir muharebelerinde, Garp Cephesi yeniliyor; Ankara ‘da, TBMM ‘nin Kayseri ‘ye nakli düşünülmektedir. O günlerde, Moskova ‘ya, yardım talebiyle, bir Türk hey’eti gitmişti; Bakû ‘da hey’etle konuştuktan sonra, ‘Yoldaş’ Nerimanof’ un, Vladimir İlyiç Lenin ‘e, şöyle bir mektup yazmış olduğunu bilir misiniz?
”…Müslüman Doğu’da (Şark’ta), Avrupa Emperyalizmi’nden kurtulmak amacıyla ayaklanmış olan Türklerin; özgürlük uğrunda savaştıkları için, şöhreti gitgide artıyor. Cihat (kutsal savaş) ilan etmekle, buna biz de kısmen katılmıştık; eğer şimdi Türklerden yüz çevirirsek, Müslüman Doğu’da bütün nüfuzumuzu yitirerek, üstelik bizim için felaketli neticeler verebilecek, Doğu Cephesi’ni açmış oluruz. İngiltere, bu fırsattan istifade edip, Polonya ve Romanya’nın katkısıyla, Batı Cephesi’ni açarsa; dağıldığımız bir zamanda, bizim vaziyetimizi görmek lâzım…”
”…Aziz Vladimir İlyiç, felaketi çok önceden görüp, sizden hiçbir şey gizlememeyi zorunlu sayarım. (…) Yoldaş Çiçerin, Doğu sorununu çetrefilleştiriyor; o Ermeni sorununu, gereğinden fazla destekler, ve sadece Ermeni sorunu nedeniyle Türklerle aramızın açılması yüzünden, ne zorluklarla karşılaşacağımızı hesap etmez. Kesinlikle diyorum ki, Kafkasya’da -Dağıstan ve Gürcistan’da da- eğer Azerbaycan’ı şimdiki haliyle elimizde tutmak istiyorsak, biz, ne pahasına olursa olsun, Türklerle sağlam (möhkem) ittifak yapmalıyız…” Fevral 1921-ci il / Şubat 1337 (1921).
Moskova ‘ya giden, ilk Ankara Büyükelçisi Ali Fuat Paşa, Sovyet halkıyla devlet yönetimi arasındaki tersliğe, daha ilk raporlarında işaret etmemiş miydi? (Bkz. ‘Moskova Hatıraları’) Dışişleri Komiseri Çiçerin , Ermeniler bahsinde Çarlık Hariciyesi’nden farklı düşünmüyordu, yani bizim aleyhimize! O yüzden ‘uyarı’ zamanında ve ‘yerindedir’ ; nitekim Lenin ‘Yoldaş’ evraka düştüğü ‘derkenar’ da, dikkati buna çekiyor: ”Yoldaş Stalin! İki kelime yazıp bu mektubu, Merkez Komitesi’nin bütün üyelerinin bilgisine açmanızı rica ederim; okusunlar, okuduktan sonra da, okuduklarını kaydetsinler; bilahare mektubu bana iade edin / 19 Fevral (Şubat), Lenin.”
Peki, Azerbaycan ‘ın ‘ulusalcılığa yatkın’ Bolşevik lideri Neriman Nerimanof ‘un, Türklere ve Ankara Hükümeti ‘ne beslediği hayırhah duygular, münhasıran soyut mu kalıyordu? Yo hayır, bunu anlamak için sadece şu basit ama önemli olayı öğrenmek yeter; Azeri Türkçesinin tadı bozulmasın diye, Şamil Qurbanov ‘dan aynen aktarıyorum:
”…Türkiye’nin sefiri Memduh Şövket Bey, 1921-ci il Martın 17.de Mustafa Kemal Paşa’nın mektubunu Nerimanov’a çatdırdı: Türkiye Hökümeti, Nerimanov’dan borç pul (para) isteyirdi. Nerimanov derhal bir milyon rubl deyerinde qızıl para gönderdi. Özü de yazdırdı: ‘Paşam, gardaş gardaşa borç vermez, el tutar.’ Eşk olsun bele dostluğa ve gardaşlığa!..” (Şamil Qurbanov, ‘Neriman Nerimanov – Ömrünün Son İlleri’ – s. 160).
…Yakınız da, neden bu kadar ‘uzağız’…
(…günlerdir çantamda. Bakı/2004 basımı, küçük bir kitapta; 20’li yılların, o dağdağalı Mavera-yı Kafkas ‘ını dolaşıyorum; dolayısıyla, -astragan kalpaklar, gümüş üzengiler, devâsâ semaverlerde tavşankanı çay, uzak silah sesleri, varoşlarda ‘kızıl mücahitler’ , vs. de benimle dolaşıyor; eserin adı ”Neriman Nerimanov’un Milli Devletçilik Bakışları ve Faaliyeti’; yazarı Hasanov Hasan Azizoğlu!
Okumak arzusuyla, ne zaman elimi uzatsam, içimde hep aynı his; biz, onlar ve buradakiler, birbirimize bu kadar yakınız da, neden bu kadar uzağız? Neden bu kitapçığın en can alıcı noktalarına temas ettiği, 20’li yıllarda o dehşetengiz macerayı yaşamış iki büyük Türk liderinin -Mustafa Kemal ‘in ve Neriman Nerimanof ‘un- birbirine o kadar yakın, hatta iç içe birer ‘fikriyatı’ olduğundan habersiziz? Neden o üniversiteli genç -saçları kıvırcık, gözleri mavi- bana gelip, ‘-…şiirinizdeki Neriman Nerimanof kimdir?’ diye soruyor? Neden, neden, neden? Yok mu bunun bir sorumlusu?..)
Meraklısı için not: Söz konusu şiir (‘Çalar Saat’), ‘Yasak Sevişmek’ adlı şiir kitabındadır; konuyla ilgili bölüm şöyle:
”… o gece yine sabahlamıştık / biz üç adam ve bir semaver / nusret’in bakûda bulduğu / ibrahim sâmi’yle beraber / oymalı bir de ceviz sandık / içinde kimlerin unutulduğu / nerimanov / mustafa suphi / sultan galiyef / ve solugan kafkas trenindeki / bıçak bıçağa âzeri armonikler…” (s. 108).
Cumhuriyet, 21.06.2004