İyi de, ülkemizde Emperyalizm ‘in ‘davuluna oynayanlar’; Bush Jr. ‘ın, ipe sapa gelmez atıp tutmaları karşısında, AB ‘nin (özellikle Fransa ve İngiltere ‘nin) hoşnutsuzluk demeçlerine, ne diyecekler? Londra, Washington ‘ın İran Saplantısı ‘na katılmıyor; Paris, Avrasya Platformu ‘nun Rusya ‘sına, ‘resmen ve alenen’ kur yapıyor:
”…Avrupa’da güçlü bir Rusya’ya ihtiyacımız var; bu Rusya, Demokrasi, hukuk devleti, insana saygı, fikir çoğulculuğu gibi değerler üzerinde, yükselen bir Rusya’dır; bu değerler Paris için olduğu kadar, Moskova için de ortaktır, bu devletin sorumluluğudur…” (Cumhuriyet, 21 Ocak 2005)
Oysa Başkan Bush Jr., yeni ‘yemin töreni’ nde, ‘Haçlı Seferleri ‘ne hazırlanan Katolik bir kral gibiydi; ABD ‘nin yeryüzü hâkimiyetini, ‘yıldızların ötesinden aldığı bir talimat üzerine örgütleyeceğini’ ilân ediyor; yeni moda bu ya, ’emperyalist saldırganlık’, bu defa, buram buram kilise kokan bir Mistisizm ‘le gizleniyor. ‘Mumaileyh’, özetin özeti; ‘dünyaya barış getirmek amacıyla’; -Irak gibi, İran gibi, Suriye gibi- özgür olmayan ülkeleri ‘özgürlüğe kavuşturacak ‘mış; başka bir deyişle, ‘Amerikan Mandası’ altına alacak!
Bunun ne demek olduğunu, en iyi anlayacak olan, elbette Türk halkıdır. 20 ‘li yıllarda, Washington ‘ın bu işe Türkiye için kalkıştığını kim unutmuştur? Deneseydiler, o zaman şimdikinden çok daha kötü bir çıkmaza girmiş olacaklarını; Irak tecrübesi de kanıtlamıyor mu?
Şaşılacak ne var?
BBC ‘nin, yirmi bir ülkede yaptırdığı kamuoyu araştırmasının sonucu; Başkan Bush Jr. ‘ın ‘ayakta rüya gördüğünü’ kanıtlamaktadır: Dünya, ABD ‘den nefret ediyor, hele III. Dünya ‘nın Brezilya (78), Arjantin (79), Türkiye (82) gibi ülkelerinde güvenlik açısından Washington ‘ı, olumsuz görenlerin oranı, çok yüksek. Dahası, ‘ABD’nin dünya sorunlarındaki etkisi, sizce olumlu mudur olumsuz mu?’ sorusuna söz gelişi bizim halkımız yüksek düzeyde ‘olumsuz’ cevabını vermiş, yüzde 621 (Milliyet, 21 Ocak 2005)
Doğrusu, hiç şaşmadım! Şaştığım, bazı yorumcuların bu sonucu, ‘münhasıran’ Irak’ın işgaline tepki diye değerlendirmesi.. zira meraklısı bilir; son genel seçimlerden bu yana, aynı ‘tesbit’ i ısrarla tekrarlıyorum; halkımız, son iki genel seçimde asıl tercihini, oy verdiği partilere değil; oy vermeyip, ‘baraj’ın altına süpürdüğü partilerle göstermiştir: DYP, ANAP, CHP, MHP, vd… Bu partiler, neresinden bakılsa Türkiye’yi, şimdi içinde çırpındığı bataklığa, son yarım yüzyılda sürükleyen iktidarların, ortaklarıdır, halkımız, onlardan esirgediği ‘itimatla’, uyguladıkları ABD/AB yandaşı (aslında ‘bağımlısı’ mı demek lâzım) dış politikayı asla onaylamadığını gösteriyordu; zaten, iktidarı denememiş partilere oy yığması da, ‘belki ‘lere bağlı bir ümidin sonucu!
Ulusal seçimlerinde, ABD/ AB yandaşlığını alaşağı eden bir ülke halkının, Bush Jr. gibi diktatörlük heveskârının siyasetini onaylamayacağı, öngörülemez mi? Hele başından beri iddianın, terorizm kisvesi altında ama, bir Hıristiyanlık/ Musevilik ve Müslümanlık davası olarak va’z edilmesi, Washington ‘ın sandığından çok daha deneyimli ve uyanık Avrasya ‘nın, tepkisini yoğunlaştırıyor; daha da yoğunlaştıracaktır. Üstelik Amerikan halkının protestoları bile, ”sa majeste’ nin ne ‘çıkmaz’, ne kadar ‘yanlış’ hayaller içinde yüzdüğünü göstermiyor mu? Hele şu pankartlara bakın! ”Kahrolsun Kral Bush!”, ”Bush Azledilmelidir!”, ”En Kötü Başkan!”, ”Amerika’nın Taliban’ı!..”, ”Savaş Suçlusu!..”, ”Vietnam’ın Arapçası, Irak!..”…
Değiştirilse, ne farkederdi?..
…ama dikkat! ‘Beyaz Saray ‘daki ”zat-ı muhterem ‘in değiştirilmesi; ne ABD ‘nin, ‘dünya egemenliği’ hırs ve hayallerini yok eder; ne de AB ‘nin ‘Keşifler’den bu yana sürdüregeldiği, Roma İmparatorluğunu ihya hayallerini değiştirir; Batılı, yaradılıştan ırkçıdır; kendinden olmayanı aşağılar, hor ve hakir görür; sömürgecilikle geçen yüzyıllar, bu eğilimini çok daha pekiştirmiştir, bu bakımdan Reagan ‘ın -ki başka bir Bush Jr da oydu- gidip, mütebessim ve çapkın Clinton ‘ın gelmesi, nasıl ‘Sistem’ in ana politikası olan, ‘Yeryüzü Egemenliği’ ni değiştirmediyse; şimdi Bush Jr. ‘ın gidip, yerine mütebessim ve çapkın bir başka ‘Demokrat ‘ın gelmesi, sadece ”zevâhiri’ kurtaracaktır.
Yeryüzünün öteki halkları, bundandır ki geleceklerini ve özgürlüklerini güvence altına alabilmek için, Avrasya Platformu, ya da Latin Amerika Halkçılığı türünden, Mazlum Milletler Dayanışmacılığı ‘na gitmek; mevcut dayanışmaları, çok daha pekiştirmek zorundadırlar.
Yalnız onlar mı, canım? Bizim bu taraftakiler de!..
Cumhuriyet, 02.02.2005