Attilâ İlhan - Bilim Sanat Kültür Vakfı

“…´Dip Dalgası´nın İlk ´Darbesi´…”

(Tesbit/1. ”…geçen gün, İlhan ‘ın (Selçuk) ‘Pencere’ sinden bakıyorum; üzerinde nedense pek durulmayan, o vahim gerçeği; açık ve seçik olarak, tesbit ettiğini gördüm:

”…ABD, Irak’a kuzeyden girmek için, büyük çaba harcamış; Ecevit başkanlığındaki üçlü koalisyonu yıkarak, yerine AKP’yi oturtan operasyonu tezgâhlamıştı; ne var ki evdeki hesap çarşıya uymadı…”

”…ünlü ‘tezkere’ Büyük Millet Meclisi’nde onaylansaydı; Irak’a kuzeyden saldırmak için, Türkiye’ye giren Amerikan askerlerinin, ülkemizi de bir tür işgal dönemi başlayacaktı. (…) Amerika marifetiyle Türkiye’de tezgâhlanan ‘sivil darbe’nin yerli yerine oturması, daha da kolaylaşacaktı…” (Cumhuriyet, 11 Haziran 2005)

Bu kısa metinden üç deyimi iyice aklınızda tutmalısınız: ‘Tezkere’, ‘İşgal’ ve ‘Sivil Darbe’ ! Gerçekte bu üç kavram, münhasıran Türkiye ‘nin yaşadığı bir ‘küreselleşme’ ‘numarasını’ anlatmıyor; ‘Soğuk Savaş’ ertesinde Washington ‘ın, dünyaya egemen olmak amacıyla hazırladığı ‘Democrasy Project / Demokrasi Projesi’ nin ruhunu ifade ediyordu…)

‘Ecnebi’ye ortaklaşa tepki!..

( Tesbit/2. ”…hepsi bu mu? Zannetmiyorum: İlhan ‘ın (Selçuk) şimdilik ‘Pencere’ sinden göstermeyi, belki de lüzumsuz bulduğu; bence öncekinden daha az önemli sayamayacağımız, başka bir ‘tesbit’ daha var:

”…TBMM’de, ünlü ‘Tezkere’nin -dolayısıyla Amerikan işgali’nin- reddi ülkemiz açısından da önem taşıyor; uzun yıllar sonra, bir ‘ilk’ oluşturuyordu: sağcısından solcusuna, liberalinden devletçisine, Müslümanından laikine, Türk halkının, ‘yekpâre bir kitle’ olarak, ayağa kalkmış olmasını! Neden mi?..”

”…çünkü Türkiye Millî Mücadele’den beri, ‘ecnebi’ye karşı; ilk defa ve yeniden sesini yükseltiyor; gerektiğinde tam bir yumruk haline dönüşebileceğini, dosta düşmana gösterebiliyordu; üstelik plansız programsız, önceden hesap edilmeksizin, yâni kendiliğinden (spontane) olarak! Bana sorarsanız, bu topraklar üzerinde, hanidir yükselişi elle tutulur hale gelmiş olan, ‘Dip Dalgası’nın; hangi güç ve heybetle devreye girebileceğinin, ilk ve önemli işareti budur…”

”…tepkinin plansız programsız (spontane) özelliği üzerinde niye oyalanıyorum? Tarih, ilk bakışta ‘kendiliğinden’ imiş gibi görünüp, gerçekte hınzırca planlanıp uygulamasına geçilmiş, nice ‘toplumsal tepki’ yaşamıştır da, ondan!..” )

Halkın ‘oylarıyla’ faşizm!..

( Çağrışım/1. ”…kısa boylu, ‘şehirli’ giyinmiş, ‘köylü suratlı’ o oğlan; meğerse, Arnavut bir ‘mülteci’ değil miymiş; üstelik komünist! Adını gerçekten unutmuşum, kolaylık olsun diye, isterseniz Enver diyelim, Enver İşkodra! Daha tanıştığımız gün, ‘Şemsettin Sâmi Bey’in Arnavutluğunu ileri sürerek; nasıl ona ‘Türk’ diyebildiğimizi’ sormuştu; cevabım kısa oldu: ”- En esaslı Türkçe lûgatı, o yapmıştır da ondan!..”

”…bilir misiniz, Nazi Partisi ‘nin resmi adında ‘Sosyalistlik’ bulunduğunu, gazetelerden öğrenmiştim de, ‘işçi’ sıfatının kullanıldığını, işte bu Enver İşkodra ‘dan öğrendim: ‘Nasyonal Sosyalist İşçi Partisi!’ Yalnız onu mu? Kautsky ‘nin sosyalistleriyle, Thealmann ‘ın komünistleri, ortak oy verselerdi, Hitler ‘in ‘iktidarı’ ancak rüyasında görebileceğini de! Sovyet İhtilâli ‘nin etkisindeki Almanlar, rejimi bir güzel Sosyalizm ‘e, hatta Komünizm ‘e götürüyorlardı. 1/ Harpten yeni çıkılmıştı, sefalet paçadan akıyor. 2/ Büyük sermaye (junker’ler) yönetime hâkimdir, işçiler gürültüye gidiyor; oysa, ikisi bir araya gelebilselerdi -ki Sosyalistler bunu pekâla biliyordu- Weimar Cumhuriyeti, Komünizm ‘e gidecekti…”

”…Hitler ‘i, doğuran da, iktidara götüren de, budur: junker’lere nefret, doğrudan Yahudi Sermayesi’ne, bilâhare Yahudiliğin kendisine yöneltilmiş: Nazi Partisi ‘nin adına da, hem işçi, hem sosyalist sıfatı, eklenmişti. Proje Krupp, Loewe, Mauser ve benzeri kapitalistler tarafından finanse ediliyordu; yine de Nazileri halkın oylarıyla iktidara getirmiş olan seçimlerde, eğer Sosyalistler, Komünistlerle ortak olabilseydi, aldıkları oyların toplamı, Sosyalizm ‘i iktidar yapabiliyordu. İyi de, bu akla yakın koalisyon, niye gerçekleşemedi?..”

Sosyalistler, emperyalizme yatkındı…

”…fikrimi sorarsanız, II. Enternasyonal ve ona bağlı Sosyalist partileri, ‘Klasik Burjuva demokrasisi ‘ne; dolayısıyla ‘gizlice’ Emperyalizm ‘e, III. Enternasyonal ve ona bağlı Komünist partilerinden, çok yakındı da, ondan! Zira, Sovyetler Birliği ‘nin yanına, sosyalist bir Almanya koyunuz, bu ne anlama gelir, ifâde edeceği güç neleri başarmaya yeter, anlarsınız; Emperyalizm ‘in, -yâni Kapitalizm ‘in, yâni junker’lerin- işine ‘Burjuva Demokrasisi’ geliyor; bu olay gerçekleştiği takdirde; yerine gelecek olan İşçi/Köylü kısacası Emekçi-Demokrasisi, tüylerini diken diken ediyordu da ondan…”

”O yüzden, adında hem Sosyalizm, hem de İşçi sıfatı bulunan, aslında Faşist bir parti kurup, halkın inancını, çıkarları hesabına kullandılar…”

Acaba yalnız onlar mı?

Cumhuriyet, 20.06.2005