Gecenin bir vakti, ansızın beklediğim o telefon: ”…peki, ya ‘Büyük Ortadoğu Projesi’ (BOP); ve onunla meydana çıkan, gizli istikrar bozma teşebbüsleri; onları ciddiye almıyor musunuz? Tek satır yazmadınız da!..”
Neyi, hangi tarafından ciddiye alacağız? Haber gazeteciliğini, gündeliğe ve şaşırtıcılığa indirgedin mi; gözüne birinci derecede ‘önemli’ görünen ‘haber’; aslında, uzun vâdeli ‘perspektif gazeteciliği’ bakımından, çoktan ‘dosyalanmış’ bir ‘vâkıa’ dır; meraklısı, elbette bu köşede ‘Yeni Bir Yüzyıl İçin ABD Ulusal Güvenlik Stratejisi’ nin (Mayıs 1997) tartışıldığını hatırlayacaktır, ayrıca, onu tamamlayan ‘2015 Global Trend Raporu’ nu da (2000)! Washington ‘ın ‘küreselleşeceğini’ sandığı yeryüzünde, için için, ne marifetler karıştırmayı tasarladığı; o belgelerde belirgin olarak, daha o zaman gündeme konmamış mıydı?
Perşembe’nin gelişi, Çarşamba’dan belliydi…
Yeni yüzyılın Amerikan Güvenlik Stratejisi’ne göre; ‘dünyanın, ABD’nin liderliğine ihtiyacı vardır, çünkü o liderlikte rakipsiz kalmıştır; bu yüzden de ‘dünyanın her bölgesine -elbette Ortadoğu’ya da- ilgi duymaktadır’, aynı raporda, ‘Büyük Ortadoğu Projesi’ nin günümüzde tartışılan ‘belkemiğini’, hangi ‘nedenlerin oluşturduğu’, şu şekilde tartışılıyordu.
Tespit/1. ”…ABD’nin, temel enerji ihtiyacının yüzde 40’ından fazlası, petrole bağımlıdır; petrol ihtiyacımızın, yarıdan fazlası ise, ithalatla karşılanmaktadır; ve azalmakla birlikte, bu ithalatın büyük bir kısmı Basra Körfezi bölgesinden (Irak mı?) gelmektedir. (buraya dikkat!) Ancak biz Ortadoğu petrolüne bağımlılığımızı azaltmak için, temel bir girişim yürütüyoruz. (bu girişim, o mâhût proje (BOP) olmasın?)…”
”…iki yüz milyar varillik petrol rezerviyle Hazar Denizi bölgesi (Gürcistan buna dahil midir dersiniz?), dünyanın gelecekte artan enerji talebini karşılamak için, önemli bir rol oynamaya aday görünmektedir. Bu gelişmeleri aklımızda tutarken, ‘küresel’ petrol pazarının, hâlâ çoğunlukla bağımlı olduğu ve mevcut petrol rezervlerinden pek çoğunu içinde barındıran Ortadoğu Bölgesi’nin, uzun dönemde önemli olduğu gerçeğini inkâr edemeyiz…”
Açıkça görülmüyor mu? Daha o zamandan hedef de belli, amaç da belli. Peki bu amaca, hedef nasıl vurularak ulaşılacak? ABD ‘nin yüzyıllık ‘Ulusal Güvenlik Stratejisi ‘nde, üstü örtülü olarak da olsa, o da belirtilmiş, deniliyor ki meselâ:
Tespit/2 ”…ABD’nin ‘ulusal güvenliği’, ‘küresel güvenliğe’; güçlü bir ABD silahlı gücüne, küresel bir ekonomi’ye; ve (buraya dikkat) dünyada ‘demokrasinin yaygınlaşmasına’ bağlıdır; çünkü demokratik ülkelerin ABD çıkarlarını tehdit etme ihtimalinin düşük olduğuna ve ‘demokratik ülkelerin’, ABD ile daha fazla işbirliği yapacağına inanılmaktadır. (…) küresel olaylarda ‘aktif olmak’ gerekir, aktif kalındığı takdirde (meselâ Irak, Gürcistan ve Suriye’de olduğu gibi) tehdit ve tehlikeler, daha iyi değerlendirilebilir. Bölgeler ve ülkeler (meselâ Türkiye ve Azerbaycan) bu amaçla izlenmelidir…”
‘Büyük Ortadoğu Projesi’ nin ufukta olduğu, daha açık nasıl söylenebilirdi? Belki asıl üzerinde durulması gereken, Washington ‘ın, raporda üzerine bastığı ‘demokratik ülkeler’ deyiminden, ne anladığı olabilir; çünkü, bizim anladığımızı anlamadığı, yakın geçmişteki pratiğinden, belli.
Ona da bir bakarız…
‘BOP’un Suriye ayağı’
…bir bakarız ama, geçen iki hafta boyunca Suriye’de olup bitenler üzerinde, ne gibi tahminler yürütüldüğüne de bir göz atmasak mı? Doğrusu ya, bizim yazılı ve görsel media’ya oranla, internet çok daha zengin ve verimli görünüyor; yukarda sıraladığımız tahminleri, adeta doğrulayan, şöyle bir yoruma ne dersiniz? Başlığı bile, başlı başına bir yorum: ‘BOP’un Suriye Ayağı’
”…Kamışlı’da (Suriye), basit bir futbol maçı olayı gibi gösterilmek istenen hareket, resmen bir ‘ayaklanma’; daha doğru bir benzetmeyle açıklamak gerekirse; ABD, ‘Büyük Ortadoğu Projesi’nin, Suriye Ayağı’nı başlattı. Amerikan televizyonlarının olayın başladığı daha ilk saatten itibâren, olayın üzerine gidiş tarzı, amacı ortaya koyuyor. New-York Times’da yer alan açık itiraf, bunun belgesi; gazeteye göre, olayların başladığı maçta, Kürt bayrakları dalgalandıran kesim; ayrıca, Amerikan Başkanı’nı öven dövizler de taşıyordu. Atılan sloganlar arasında, ‘Bush’a canımız fedâ!’ da bulunuyordu…”
”…bugünlerde, ilgi duyan ve imkânı olanlara, özellikle Fox News başta olmak üzere, ABD ekranlarını izlemelerini öneriyoruz. Beyaz Saray’ın, operasyon için CIA’ya gerekli emri verdiği, net şekilde anlaşılıyor. Sonunda, Barzâni ve Talabâni’nin egemenlik sahasına, Suriye’den de bir bölüm girecek gibi. Ondan sonra sıra bizde mi, yoksa İran’da mı, bunu hep beraber göreceğiz. Sanırız gelişmelere karşı akıllı politika geliştirip, sağlam duran ülke ayakta kalır; öteki toprak kaptırır…”
”…unutmadan, bir gerçeği daha dile getirelim: Acaristan/Gürcistan gerginliği de, aynı tip bir gelişmedir. Bu gerçeği, herkes bilmeli…” (Burhan Ayeri, 16 Mart 2004, saat 11.04 (muratergun77 **hotmail.com)
Nasıl, yeteri kadar açık ve aydınlık görünmüyor mu? Sanırım artık, şu ‘demokratik ülkeler’ konusuna geçebiliriz…
Cumhuriyet, 24.03.2004